I
bir büyü bağladı bizi
hayalimizdeki mükemmel görüntü
derede kendini tüketiyor gölgemiz
söyleşerek suskumuzu / kapalı gözlerimiz
çalıntı kapılarda duruyoruz
derin yarıklarda
bir girdapta geçiyor zaman
ve baktık ve işte
bir heyelan gibi yaşam
bir mil çekildi bize
hayalimizdeki mükemmel görüntüye mecburuz
uğursuz bir sıcaklık yayılıyor
çökmekte olanı farkedemiyoruz
derede kendini tüketiyor gölgemiz
söyleşerek suskumuzu / kapalı gözlerimiz
her şey bizim olsun istiyoruz
kendimizi istemiyoruz
bizden süregelsin her şey
yokolurken biz
yine de ama yine de
kendimize benziyoruz gitgide
öyle bir ihtiras var ki büyütür kendini
tamamlar dairesel seyrini ve bırakır
bizi asi bir karanlığa
ne zaman göreceğiz yeniden
ne zaman parçalanacak güneş sinirağı
ne zaman bir son olacak bu ölümbüyüsüne
ne zaman uyanacağız
II
çünkü hüzün bir sessizlikte soluk alıp vermeli
ve ben beyazlar giyinmeliyim buzdan bir ağaç gibi
git şimdi
umut, akılçelen fahişe
NOLI ME TANGERE
bir ağaç yaptım bedenimden
bana artık kimse dokunamaz
mimosa pudica
güzel kalan yara
ağaçlar yarı-tanrılardır karanlık ve umarsız
sayısız ses ve nefti ölüm barınır orada
siz yaşayan şeyleri öldürdünüz
hercai menekşelerinin yaydığı bir ışık gibi
ben bir yas bitkisinin dalını kırdım
ve bir ağaç yaptım bedenimden
Silüryen denizlerde soluk alan bir ağaç
NOLI ME TANGERE
unuturum bendenimi
ve bir ağaç unutur devinimi
unuturum yaşadığımı
ve deniz unutur anemonlarını
III
kafamdaki mavi-yeşil küfü görmezden gelmek
ölüm küfü taşıdığımı unutmak
iyimser bir düşün gözkapağı olmaktır
noli me tangere
bir ağaç yaptım bedenimden
yeşil bir su yükseliyor içimden, bakteriyi taşıyarak
ben yosunlar
ben chlorophyta, chrysophyta, psilopsida
dallarım rüzgârın hışırıtısını saklıyor
eskil yapraklarım sana dönüyor, Sol,
bir kez daha, yaşamak, geçmişte olan bir şey...
IV
nehir kıyısındaki
kızıl taylara bakıyorum
gecenin lacivert tozuna
...sessizlik... ağlamaya başlıyorsun...
bir yara... sa diyorum bir yara... sa
bir yarasa yalnızca
...bir daha yok... bir daha yok...
gözümü kırpıyorum, sonra gülümsüyorum
sen ağlıyorsun
tuhaf, diyorum
bir bedenin yarısı gülüyor kızıl
yarısı ağlıyor lacivert
le ve ke
yarımlar önemli değil diyorsun
biz beraberiz
bütün aynaları getirin diyorum
ikimiz de yargıcız
ağlayan yarıma diyorum ki
sen... yalnız ...larla... sun...
...san... anları ...viyor... değil...
sen... uyu ...musuzsun...
V
bir kez daha öteki kıyıda olduğumu düşledim
hava kabarcıkları üflüyordum bir deniz kabuğuna
artık unuttuğumu sanıyordum oysa
bir kaypak düşü görürken
korkuyordum
öteki miydim, ölü olan mıydım aslında
bir sis belirirmiş eskiden nehirlerin üzerinde
taedium vitae
bir kapı açılırdı denize. mavi deniz kızları.
ah, öteki zamanlarım...
VI
hüzün saklıyor
ışığını ırmakta
yorgun gözlerim, Andromeda
uyuyor güzelliğini
yalnızım... buzdan halkalar yayılıyor etrafımda
güneş ülkesine doğru oturuyordum
bir toz bulutu geçti sokaktan
hayır hiçbir şey yok havada
yaşama hastalığından başka
Ren geyiği belirir,
başında lacivert dallar
VII
kızakların üstünde Hermafrodit getirilir
albinodur
bakar başımın üstündeki dallara
tekinsiz anılar e-se-rek geldiğinde
bakarak gözlerine
aldırışsız bir şarkı söyle
VIII
O fortuna
Majör Arkana'ya girdi Kartal
hüzünlü alnında bir kader çarkı
artık bütün işaretler geldi...
IX
siyah bir tekne... taşınıyordum işte... Nil'in üzerinde...
kil yeşili suların...sazlıkların arasından geçiyorduk...
bir rüzgâr... hışırdayan yelkenler... akıntıya sürüklenen
sarıyapraklartahtaparçalarıtestikulplarıkertenkeleler
kertenkelemumyaları... tüm bir güneş kültü...
yaşamın ne kadar yakınından geçiyorduk...
siyah bir tekne... taşınıyordum işte... üstümde beyaz
çaputlar vardı ve boylu boyunca uzanmıştım...
Ölüler Kitabı bırakılmıştı yanıma...
uzaklarda Anubis bir yüreği tartıyordu...
X
aklımda belirsiz bir şeyin anısıyla
o memento mori
karanlıklar evine girdim
bir şiirin beynini inşa etmek için
ellerimde kara bir yürek
'buradaydı' dedim ve
attım size doğru
kim olduğunuzu biliyorum artık
uzak mısınıxz yakın mı biliyorum
karanlığım nesnesiz bir dil olacak
yüreğimin kızıl zikzağını vereceğim ona
kendimi yolun sonunda
sandığım bir zaman
karanlık bir evde
kendime geldim
bedenim yokolmuş gibiydi
tatlı bir esinti onu
uzaklara taşıyana
kadar bekledim
bir an bekledim
karbonlaşmış bir yürek
savrulsun diye güneşin rüzgârında
o zaman kalktım
ve Güneş'e bir ilahî söyledim
ilahi söyledim ve Güneş'e, Zaman, Aztlan
Nuevo Mundo ...............................................
Lâle Müldür